27 Ocak 2011 Perşembe

Hesabı verilemeyecek bir hayat yaşayanlar hesap gününe nasıl inansın…




Söz, suya atılan taşın etrafındaki hâleler gibidir.
Suyun etrafındaki halkaların ne kadar genişleyebileceğini
bilemeyeceğiniz gibi, sözün gönüllerde ne etki yapabileceğini de
bilemezsiniz, burada anlatırsınız, kim bilir kimin gönlünde ne etkiler bırakır!


Sabahattin Zaim



Susmak ''Ya Sabır'' Diye Bilmektir,Öyle Bir Dua'dır ki Yürekte Çınlar ...

Konuşsam Dilim Yanar ...Sussam Kalbim ...

(N.F.K)


Yorgun yüreği umutla umutsuzluk arasında salınıp duruyor…

İsteklerine isteksiz… Sıradanlığın seyrinde çırpınıyor çaresizlikle…

Emeller elemlerle alude… Dert dergâhının devrik dervişi gibi dolaşıyor dolambaçlı yollarda…

Delik deşik olmuş duygularla hissizleşmiş ve yalnızlaşmış yaşıyor yaşamın kıyılarında…

Gurbet nedir, sıla neresidir bilmeden soruyor gittiği sinelere…

Gurbet oku saplanmışken yüreğine, sevgi sayıklıyor tereddüt diyarlarda…

Acılara ağlayamıyor, sevinçlere gülemiyor sabahsız akşamlarda…

Buruk bakıyor ufkun kızıllığına…

Ellerini uzatıyor tutamadığı yalnızlığa, yüreğinden akıyor acılar…

Boş gönlü hoşluk arıyor… Ağlasa denizler kurur, gülse dağlar savrulur mu ki?

Kıpır kıpır kalbi, kanatlanmak uçmak istiyor bu diyarlardan bilmediği diyarlara…

Neresiyse burası doyurmuyor onu, açlığın acısından taş bağlayası geliyor yüreğine…

Çile çemberi yırtılsa yar olur mu sevinç çığlıklar? Gurbete mi yolculuğu, yoksa gurbet mi onun içinde yolcu…

Bırakamıyor burukluğu, terk edemiyor hüznü… Şenlendirmiyor şarkılar, sözler, sazlar…

“Ben buyum, bunlar benim” diyemediği diyarda dirençsiz, isteksiz ve çaresiz…

Her şey, herkes onu çağırırken o kendinden kaçıyor, nereye kaçtığını bilmeden…

Boş elleriyle yüreğinin sızısına bastırıyor… Bakışlar baygın, yüz süzgün, dizler dirençsiz, ayaklar ağır…

Güleceği gurbete yürüyor yarım ve yırtık yüreğiyle…

Sıla, sıradan sevgili…

Sığ sularda saklanır mı sevgili…

Hayat, erişilmez ve vazgeçilmez gizli sevgili…

Sahiplenmek mi, sahip olmamak mı saadet?

Çile çekilmeye mi, safa sürülmeye mi gelindi buraya? Ağlamalar aşkı beka ağlamaları mı?

Ayrılıklarda gülen var mı?

Gönül suyu gözlerinden damlıyor… Yakınları yakıyor yüreğini…

“Ben benim değil” kime ne diyebilir? Sensizlik ve sessizlik solukluyor kimsesizlikte…

Kendinde kayıp, “gül”ünü arıyor…

Her şey çok mu basit, çok mu karmaşık? Çok mu karamsar, çok mu iyimser?

İçin içine sığmazken, içinde kayboluyor birden…

Kimsesizlik kuyusunda örümcek ağlara tutunmakla tutunmamak arasında salınıyor…

Canı titriyor yalnızlık rüzgârlarından…

Gurbet bulutların hüzün sağanağında sırıl sıklam…

Haykırası geliyor; hey “ben” neredesin? Hakikat havzında erimişliği kabul edebilecek misin?

Buzul güveni ile gülebileceğini inanıyor musun?

Sen sen ol, sensizliğini savur varlığın yokluğunda… Yokluğun varlığında bulursun kendinle birlikte her şeyi…

Küsmek ve ağlamak değil hakikat ağlarına takılmakla çıkarsın gülen gün yüzüne…

Sıla sevmekle, ayrılık aşkı çekmekle gidilir ve gelinir, gidilmez ve gelinmez diyarlarda…

“Ben”le buluşulur aşktan öte sevgiliyle…

Ağlamanın ve sevinmenin suskunluğunda söylenir ve dinlenir vuslat…

Misali sevgililerden hakikat sevgisini ve sevgilisini bulmakla geçer gücenmeler ve gücendirmeler…

Çeşitten ve cerbezeden geçmekle görünür, gerçeğin göz bebeği…

Çer çöple kaplanmışsa gözün ufku, gönlün derinliğinden korkarsın…

Korkuları kaybetmekten korkma, kendini kendinde kaybetmekle bul hakikatin hakiki yüzünü ve özünü…

Hüseyin Eren




Hesabı verilemeyecek bir hayat yaşayanlar hesap gününe nasıl inansın…
Mustafa İslamoğlu

بسم الله الرحمن الرحيم

Kelebek dokunuşlarını tanır mısınız?…

Hiç beklenilmeyen, çoğu zaman farkedilmeyen

zaman girdabından yüreğinizin tarlasına konmaya çalışan.
Kimi zaman bir kayalığın kenarında durmuş, o dokunuşa bile hasret beklerken,
Kimi zaman depremlerimizde tüm sert darbeleri savurur ya da sakınırken.
Yaşanılan ne kadar sanal, ne kadar gerçek ayırdına varamazken,
Yüreğinizin kıyısından hafifçe saran,
Derinliklerinizdeki rüzgârlarda kilometrelerce yol alan bir kelebek dokunuşudur.
“Bir kelebek dokunuşu nasıl bu kadar yol alır?” demeyin,
Onlar rüzgârlarınızdan da hafiftir de ondan.

Peki rüzgarlarınızdan da hafif kelimelerinizi tanır mısınız?
Hani şu içinizdeki kokuya dokunan ve baharı yaşatan.
Yüreğinizin dağlarında kokanı tanır mısınız, zirveden akan karlara karışan?
Ya o kokunun kaynağını?

Şifreyi bilir misiniz, içinizdeki cenneti aralayan.
Cehennemde orada, aslına bakarsan.
Hayat ve ölüm, içimiz ve dışımızdaki evren,

kelebek dokunuşlarında buluşan anlam.
Taşınır rüzgârlarında zamanın; farkedilemeyecek kadar hafif,


ama aslında inanılmaz derecede ağır bir anlam…


Özlem Uluğ






Kalplere muhabbet neşvesi veren bir bakış,
bir tebessüm, güzel bir söz arar olmuşuz etrafımızda.
Ümidimizi kaybetmişiz ve yaşama sevincini…
Zira gönlümüzün âhı bizi de yakmış dünyamızı da...


Kulluk ve itaat etmiyorsunuz bari İsyan etmeyin ! ! !

(Bişr El-Hafi Hz.)

Mahcubum Ya RAB!..

Gül yüzünün açtığı lalezarda, bir solgun laledir yaralı gönlüm...

Sevmeler arasındaki fark düşüyor beynimin kıvrımlarına.
Ah hevesin kapısı!
Ah insanları kavramların anlamları arasında gezintiye çıkaran duygular.
Ah yalnızlık!..


Copyright ©2011 KARDELEN™


At kendini seccadeye bir tövbe et dönmemecesine...O’nun sevmediği herşeye “elveda” de!




ŞİMDİ SUS GÖNLÜM!

SUS VE TESLİM OL!

FANİ UMUTLARLA TÜKENMEKTEN VAZGEÇ...

DÜNYA BUNA DEĞMEYECE KADAR KISA...

SABIR ZAMANI KISA...

BİR ŞİMŞEK PARILTISI KADAR KISA!..

UNUTMA EY GÖNÜL,

BURASI DÜNYA!

SEFASI DA FANİ,CEFASI DA..

NE OLUR GÖZLERİN YAŞARSADA,

DİLİN ANCAK RABBİNİN RAZI OLDUĞU SÖZ SÖYLESİN.

SABRET GÖNLÜM!

PES ETME!!!



"Ask mücadelesi degil, mücadele aski içinde ol...

PEYAMI SAFA

بسم الله الرحمن الرحيم

Huzura ulaşmanın tek yolu vardır; o da huzura durmaktır.
İşte her şey burada bitiyor.
Bazı insanlar mutluluğa yoga ile ulaşmaya çalışırken bizim secdelerimiz var
o yüce makama ulaşma hazzı ile bizleri mutluluğa ulaştıran.
Huzuru bulmak için önce yaratana varmak gerekir ki yaratana varmanın tek yolu da secdedir.
O secde ...ki yaratanına en yakın olduğun an. Tam teslimiyetin ifadesidir o an.

O an ki rabbinin huzurunda acizliğini haykırmaktır.
— “Rabbim! Ben yaratılanım sen ise yaratan.

Ben fani olanım sen ise baki olan” demektir.
Nasıl ki küçük bir çocuk suç işlediğinde korktuğunda annesine sığınır ondan yardım ister.

Hatta annesinden dahi korksa annesine nazlanır ona cilve yapar
ve sonunda annesinin gönlünü alır ve yine ona sığınır.
Tıpkı böyle bir yavrunun annesine sığınması gibi kulun da rabbine sığınmasıdır sığınağıdır secde.
Bir günah işlediğinde secde et ki rabbin bağışlasın.

Hayır işlediğinde de secde et ki rabbine şükret Rabbin de devamını nasip eylesin.
İnsan sevdiğinin dostunun yanından gönlünden ayrılmak kopmak ister mi?

Tabii ki istemez. İşte kul da secdeler ile yaklaşır gerçek dostuna onun sevgisine ve övgüsüne.
Ne duruyorsun! Haydi var secdeye var secdeye gir hakiki dostun gönlüne.

Sür yüzünü toprağa ki nefsin de düşsün toprağa kalsın yerde.
Al sen rabbinin rızasını gir ebedi dostun gönlüne. Dök içini dök içini sal gözyaşlarını ki rahatlayasın.
Merak etme sakın! Senin kalbi duaların göklerin kubbelerini çınlatıyor.
Sen ol pişman et tevbe dök gözyaşını dök. Bak! Hissettin mi rabbin rızasını?
Hissediyor musun kalbinin siyah lekelerinin paslarının cilalandığını?
Rabbin biliyor; ama olsun yinede sen getir sıkıntılarını dile.Sun isteklerini rabbine sun ki kabul olsun duaların niyazların.
Sen yeter ki unutma. Rabbin seni duymakta ve sen yak kendini pervaneler misali ki kurtuluş onda.

Yeter ki unutmadan yakar rabbine secdelerinde onun af ediciliğini merhametini bile bile.
Dök içini dök iyice ki kalbin dünyalık ne varsa döksün kirini silsin lekelerini.

Silsin ki gönlün ersin felaha yeter ki secdeler ile yakar ALLAH’a.
Bak! Akan yaşlar boşa değil. Rabbin senden razı sen de ol rabbinden razı.

Rabbin affediyor bütün günahlarını.
O günahlar ki secdelerde akan yaşlarda saklı imiş onlar aktıkça kalp temizlenirmiş.
Rabbimiz tövbeleri kabul ediyor. Hele ki ona en yakın olduğun anlarda olunca seni rahmetine alıyor.
Hissediyor musun kuş gibi olduğunu kalbinin uçtuğunu.

İşte bu secdenin lütfu. İşte şimdi buldun hakiki huzuru ve mutluluğu.
Biz secde olmasaydı ne yapardık nasıl rabbimize yaklaşırdık?

Rabbime hamdolsun; bize ona yaklaşma yolu lütfettiği için.
Secde ediyorum rabbime bana secde ihsan ettiği için...

(alıntı)




Kalbiniz üç şeyin evi olsun: Aşkın(ALLAH C.C.), ümidin, imanın….

بسم الله الرحمن الرحيم

Allahım,
Kusurları görenlerden değil, örtenlerden;
Teselli arayanlardan değil, teselli edenlerden;
Anlayış bekleyenlerden değil, anlayış gösterenlerden;
Yalnız sevilmeyi isteyenlerden değil,
Sevenlerden olmamıza yardım et.
Yağmur gibi hiçbir şey ayırdetmeyip
Aktığı her yere canlılık bahşedenlerden;
Güneş gibi hiçbir şey ayırdetmeyip
Işığıyla tüm varlıkları aydınlatanlardan;
Toprak gibi her şey üstüne bastığı halde
Hiçbir şeyini esirgemeyip
Nimetlerini herkese verenlerden;
Ve gece gibi, ayıp ve kusurları sarıp örten,
Alemin dinlenmesine imkân hazırlayanlardan olmayı
bize lütfet.
Alan değil, veren ellerin;
Affedici olduğu için affedilenlerin;
Hak ile doğan,
Hak ile yaşayan ve Hak ile ölenlerin
Ve sonsuz yaşamda yeniden doğanların
Safına katılmayı bize nasip eyle.
Amin… Amin…Amin...


HAYIRLI CUMALAR DİLERİM...

KARDELEN


AŞK!

O aşk ile dol ki, güzel sev! . Güzeli sev!
”Güzel” kimdir?
Kaşı güzel, gözü güzel, ağzı burnu, yüzü güzel mi? …
Bunu da Hz.Rasûl Aleyhisselâm açıklıyor;
“İnnallahe cemîlûn muhibbûl cemâl…..


ALLAH GÜZELDİR; GÜZELİ SEVER!..



Dünya bir gün bize haydi dışarı diyecek... O bizi dışarı koğmadan biz...
Şimdiden onun aşkından vazgeçmeliyiz .Dünya gelip gecici gercek olan ölüm baki...


Mahcubum Ya RAB!..


NûN İLE KALEME YAZMAKTA OLDUKLARI ŞEYLERE ANDOLSUN...

ELİF AŞK TIR NÛN SABIR...

hem elifteyim hem nûn da...

BİR NEY MİSALİ İNLERİM...

HER SIRRIN SONUNDA...


Copyright ©2011 KARDELEN™


25 Ocak 2011 Salı

Marifet nedir bilirmisin? Taşlara bakan gözlerin çicekleri görmesi…MEVLANA...


Lisanı ağızda olanı değil,lisanı gönülde olanlara yâr et bizi,
Tebessümü simasında olanı değil, tebessümü gönlünde olanlara kat bizi...
AŞKI tende sananı değil, AŞKI ruhunda can bilenlere arat bizi...
MEVLANA

Mahcubum Ya RAB!..
Akıpgiden zamaniçinde bir kafesteyim,
Her türlü amelde çok ahesteyim,
Kabrim beni bekliyorken dünyalık hevesteyim,
Uyandır Ya RAB!...
Belki son nefesteyim...
HZ. MEVLANA


Copyright ©2011 KARDELEN™



Senin aşkında, senin aynanda evvelâ kendimi göreyim...





BANA SEVGİNİ SÖYLE...

Bana sevgini söyle.
Bana aşkını söyle.
Senin aşkında, senin aynanda evvelâ kendimi göreyim.
Kendi güzelliğime hayran olayım. Ne kadar güzel yaratılmış olduğumun farkına varayım.

Ben ağlayayım ve sen bana, ne kadar güzel ağlıyorsun, gözyaşların ne kadar güzel, de. Bana sonsuzluğa dair bir şey söyle.
De ki varlığıma, de ki varlığına, de ki mutlak olana açılan yollara inancım pekişsin.

De ki varlığından haberdar olayım. Güzel başını tahta bir rahleye dayayarak sen de ağla.

Var olmuş olduğundan ve dahi var olmuş olacağından emin olayım.

Binbir türlü çeşitlemesine dalarak âlemin evvelâ, binbir merhalesinden, binbir vadisinden geçerek;

var olmayanın gözle görülmeyenin mutlak güzelliğinde bulalım kendimizi.

Ve öyle bir an gelsin ki varlarla yetinmeyerek artık, yoklukları seçelim.

Aynalarda görünmez olalım.
Şimdi hattat, şimdi bana aşkını söylemelisin.
Şimdi bana sevgini söylemelisin.


Nazan BEKİROĞLU / Nun Masalları



بسم الله الرحمن الرحيم

Dedim: Ne güzelsin Yâr...
Dedi: Güzelliğim neydi ki;
Dedim:Yüreğini görmekti gözlerine dalmaktı, içindeki Aşk/ı bulmaktı...
Dedi: Aşk neydi Yâr...
Dedim: Gönlüme seni düşürene dua edip O'nun Aşk/ını bilmeden seni bulmaktı Yâr...
Dedim: Buldun mu...?
Dedi: ELHAMDÜLİLLAH O'nu bulmadan, seni bulsam AŞK olmazdı Yâr...
(alıntı)

Mahcubum Ya RAB!..
Aşk, dalgalandığın zamanın içindedir ki sonrasında arayışın biter ve durulursun.

Durgunluğunun sebebi yorgunluk değil, olgunluktur…
Ve sonrası koca bir deryada sakin ilerleyişler…
Ayakları sağlam basan bir sevgi…

Onurlu duruşuyla hayran bırakan duygular, doğru ve yerinde haller…
Büyümüş, katmerleşmiş, olgunlaşmış, pişmiş...

sevgileri yeşertmek için önce aşk ile bakmak lazım, her ne yöne bakılacaksa…

Emine Batar



Copyright ©2011 KARDELEN™