12 Haziran 2011 Pazar

Ellerimin ucundadır yüreğim; Yüreğim duamdır, duam yüreğim!

Yangını Alevle Yazdım…

Her yalnız kalışımda
Gözpınarlarımdan dökülüyorsun
Yüreğimdeki alevlere damla damla…

Bu bir yangının hikayesi…

Alevlerin, değdiği yeri viraneye değil, gülbahçesine çevirdiği bir yangın hikayesi…

Yer : Gâlu Belâ
Başlangıç Tarihi : Ezel
Bitiş Tarihi : ……
Başlangıç Sebebi : Bir çift söz…

Ya da bakışları anlık kesişen, iki yalnız göz…Belki bir saatlik tefekkür…

Belki de tefekkürle geçen bir ömür…

Asırlar boyu çözülemeyen bir muamma…Evet, belki çözenler var amma…

Çözenleri anlayanlar bir- iki…

Leyla ile Mecnun’u , Aslı ile Kerem’i ve dahi Hallac-ı Mansur’u kaç talihli anladı ki…

“Kün!.” “Ol” der ve olur…

Bu yalnız ve yalnız Allah’a ( c.c.) mahsustur.Eşref-i mahluk hep damla ile başlar bu yangına…

Öyle bir yangın ki, damlalar çoğaldıkça sönmez, alevlenir…

Bazen damlaya damlaya göl olur, bazen de birdenbire çağıldayıverir…

İstidat…Allah vergisi..

O (c.c.) , vermek istemeseydi, istemeyi vermezdi…

Kimileri öyle bir yanar ki, bir anda gönlü gül- gülistan olur…

Kimileri ise bir türlü alevlenemez ve kendi dumanında boğulur…

Dedim ya istidat meselesi…

Ve

bu da YANMAYI İSTEYENLERE Allah’ın hediyesi…

Bu bir yangının hikayesi…

Her İNSAN OLANIN gönlünde,alevlenmeye hazır bekleyen bir kıvılcımın,

maya tutmaya hazır gerçek bir sevdanın hikayesi…

Bilmem ki anlatmaya gücüm yetecek mi!…

Yoksa ilk cümlede, söylemeye can attığım tüm kelimelerim, birdenbire bitecek mi?

Yak yüreğimi ey Yâr!…
Öyle bir yak ki
Cehennem alevlerimden ürksün!…

Ya Rab!… Kalemime ve kelamıma güç ver Sen bir mücrime bile Gerçekleri söylettirecek kadar büyüksün!…


” BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM “


Aşk gözlerimden aktı ruhuma…Ruhların yaratıldığı o an, ilk seni gördü gözlerim…

İşte bu yüzden sana olan delice özlemim…

İşte bu yüzden her daim “Vuslata Hasret” çeker bu garip yüreğim…

Ben o anda sana söz verdim Ey Yâr!..

O anda düştü bedenime sönmeyen har!..Sensiz geçen her an ömrüme zarar…

Beni bensiz bırak da , sensiz bırakma Ey Yâr!…

Aşk adına ne dökülürse dilimden, senin içindir her çıkan kalemimden !

Senin için severim senden gayrısını…

Eğer senden uzak geçirdiysem ömrümün yarısını, iflah eyle Ey Yâr içimdeki nefs sağrısını…

Aşk ruhuma gözlerimden aktı…İşte bu yüzden gözlerim herşeye aşk dolu baktı…

Aşkla sevdiğim çok şey, beni bir gün bıraktı…

Dönüp sana baktım, vuslat çok ıraktı…

Hasretin her daim yüreğimi yaktı…

Anladım!…

Vuslat için bana düşen, sana layık olmaktı…

Şimdi bana yakınlığını hissedip, sana uzaklığımdan utanmaktayım.

Ruhuma dokunan her sevdalı sözü sen sanmaktayım…

Her seferinde sevda adına söylenen yalanlara inanıp, aldanmaktayım…

Ve gerçekle her yüzyüze gelişimde…..yanmaktayım….Yâr!

Bana yakınlığını hissedip, sana uzaklığımdan utanmaktayım…
Yardım et bana!…

Mesafesiz mesafeleri kaldırabileyim aradan…Belki kelamım anlamsız, boş ve sıradan. Ama inan !…

İnan ki hasretinle her an kan damlar yüreğimdeki yaradan…

Duy beni :
İçimdeki yangını vuslatınla söndür
Her yarın kenarından , beni sana döndür....

(alıntı)


|Kardelen|“ Aklım kalbime; '' iman nedir?'' diye sordu: kalbim ise aklımın kulağına eğilerek; ''iman edeptir.'' dedi...( Mevlana)...

Şimdi hüznün kırıntılarıyla çalıyorum kapını.

Biliyorum hep açık gelmek isteyene kapın.

Ve içimde Sen, Yüce Varlığın.
Bendesin Sen.

Şimdi kapı dışarıda mı olur Allah'ım, Sen içimdeyken.

Ve beni bekleyen Sen mi olursun Allah'ım,

ben sana muhtaçken...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder