11 Ocak 2011 Salı

"Lisanımı sükut eyle...Sukutun lısanına erenlerden eyle.."



Dünya gemisi üzerinde her an seyahat eden insanın,

ben âhirete gitmem, demesi ne kadar ahmakânedir. Bu gemi âhirete gitmektedir.

Gitmemeye kudreti yeten var ise, buyursun aşağı insin...


Vedâ sözleri yankılanırken çevremde, ben miyim gör(e))meyen bu siluetimden vedâlaşarak gidenleri? ben miyim sadece sessizce ağlayan…(Sare NOKTA)
بسم الله الرحمن الرحيم

KALBİMİN DİĞER KAPISI...

Sende kendimi görmek ürkütür beni…
Arkadaşımsın, canımsın…
Yüreğimi paylaştığım, ama sınırları aşamayansın…
Herkes gibisin… Âilem desem değil, ben desem değil, sen tam ortadasın…
Yürümek ve ardımızda koca seneleri devirmek…
Bir edeb hikâyesi yazmak hayalim seninle!
Alnım açık, her ânım, konuştuğumuz kelâmlar dizilir gözlerimin önüne..
Sonra düşünürüm, seni bu beden üzdü mü diye?
Aynaya bakarım… Konuşurum kendimle, gözlerimle ve sonra kalbime ilişir gözlerim…
Seni ararım… Kapladığın yer kadar büyür gözlerim!
Ve sonra hâtıralar kendilerini sergiler ve «İzle bizi!..» derler!
Ellerim senden uzak olmamalı, ama ellerini de sarmamalı! Hep yan yana durmalı…
Arkadaşımsın… Canımsın...
Ama sözlerimiz edebi aratmamalı! Bir hikâyesi olmalı beraberliğimizin… Bir dâvâsı ve de sevdâsı olmalı bu yüreklerin! Menfaat kokusundan kendini arındırmış temiz bir sayfa konmalı adı…
Yazın sıcaklığı kadar samimi olmalı sevgimiz, ama eylül kadar derin olmalı kalplerimiz, kış kadar beyaz gözükmeliyiz ve sonbaharın geleceğini unutmadan edebimizi ve de dengemizi muhafaza etmeliyiz…
Kilitlemeliyiz güzel duygularımızı, hırsızların hain bakışlarına teslim etmemeliyiz. Olur da bir gün küskünlük mevsimi gelirse diye, Rabb’in rızasını gözetmeliyiz… Ve hoş görmeliyiz sabırsız dakikaları…
Biz arkadaşız diye cesaretin esiri olmamalıyız! Tâviz vermemeliyiz benliğimizden…
Arkadaşımsın… Canımsın..
Ama sen de yabancısın… Arkadaşlıklar sonsuzluk için edebe muhtaçmış… Sen ve ben… Bu deryanın içinde susuzluğumuzun farklında mıyız? Samimiyetimizin doruklarında edebi unutmakta mıyız?!
Laubâlilik karışmamalı arkadaşlığımızın esen sevgi rüzgarına…
Yalanlar korkmalı bizden… İpleri hep dengede tutmalı;ne düğümlenmiş, ne de gevşek olmalı… Harflerim çekinmeliler ağzımdan sana doğru yola çıkarken... Seni üzmekten ve edebi ürkütmekten korkmalılar cümle olurken…

Bir kristal olmalı kalplerimizin arasında…
Perdesiz ve kırılgan…
Gösterişli ama nârin olan… Ve hikâyemizin adı, kırmadan ardımızda bırakmak olmalı kristali…
Çok şey beklememeli birbirimizden… Sadece sevmeli ve sadece gerektiğinde gönlünde gezmeli ve bizi gören gözler Allah rızâsı için sevmenin tarihini seyretmeli!
Ve bir kız çocuğu büyütmeli sevgimizden… Ona paylaşmanın kıymetini ve edebi öğretmeli... Adı sevgi olmalı…
Ve kristalden bahsetmeli… Küçük yüreğine fısıldamalı kristalin kırılganlığını ve iki kalp arasındaki önemli varlığını…
bir gün yaşlı gözlerimiz ebediyetle tanışırken ardımızda bırakacağımız hâtıralarımız bize teselli olmalı… Ve zamanı gelince küçük kıza emânet etmeli kristali ve nice kalplere yakışacak olan sevgi dolu hikayemizi...
Sıcacık yatağımızda sonsuzluk için ayrı düştüğümüzde kırmadan tamamladığımız bu hikâyeyi hatırlamalı yüreklerimiz.
Ve ölsek de, bitmeyen sevgimiz ile gönülleri fethetmeliyiz. Çünkü biz sevgiyi kaynağından içmeyi isteyen, sadece Rabbin rızâsı için seven ve bize verilen bu kalp emânetlerine layık olduğu değeri vermek isteyen âciz iki yüreğiz…
Sen ve ben…
Sen, ben ve devirdiğimiz senelerimiz.
Arkadaşımsın, canımsın…
Sonsuzlukta da yanımda olman için duâ ettiğim, kalbimin karşı kıyısısın…

Fatma Aladağ

Yardılar içimi; yarlar açıldı yol yol, toprağımda... Gördüler; yarısı kan ve yarısı candır bedenimin; Kan, işte yerde. Cansa, bir kuşun kanadında!.. Muammer Erkul



Dur, sen ağlama çocuk, hala bu vahşi yaratıklarla “kardeşliği” dayatmaya dili varanlar,

isteyenler sana baksın utansın, ağlasın. Dur, sen ağlama çocuk, biliyorum gül yanaklarını ıslatan o iri gözyaşlarının sebebini,

yüreğini bıçak gibi kesen acıdan değildir , çaresizliğindendir.

Vahşi yaratıkların ellinde biçare bir şekilde seni nelerin beklediğini

daha o yaşta anladığındandır, Dur, Sen Ağlama Çocuk!.. Şerif Kaplan




Bir ''hû'' Sesi Yükseldi Göğe...

Aşk dedim düştüm yoluna…
Düştüm yalınayak aşkın yoluna...
Bir garip seyyahım şimdi alemde,
Fikrim sensin,maksudum sen, Her dem zikrimde...
Bir ""sesi yükseldi göğe, Bir "" sesi aşkın dilinden,
Bırakma beni ya Aşksız bırakma!
Aşk diye diye geldim kapına…

Sevdana tutturup yuregımı... Duraksamadan beklerim..
Günün getirdigi tüm acıları nehir yatagına dokerek beklerim,
Zorluklara rahatlıgımdakı kadar sükür ederek beklerim...
Sabır şükrün özüdür, Seslenısının sinesinde yasarım sevdanı......
"Allah sabredenlerle beraberdir"
(Bakara-153)
(alıntı)



بسم الله الرحمن الرحيم

Bismillah her hayrın başıdır...
Biz dahi başta ona başlarız. Bil ey nefsim, şu mübarek kelime İslâm nişanı olduğu gibi,bütün mevcûdâtın, bütün varlıkların lisan-ı haliyle,
hal diliyle, duruş lisanıyla vird-i zebanıdır,
dillerinden düşürmedikleri bir kelimedir... Bediüzzaman Said-i Nursi (K.s)


Ve Umut imandır. İmanın ta kendisidir, özüdür kattığıdır.
İmanın gözüyle bakmaktır olumsuzluklara,
imanın gözüyle meydan okumaktır şeytana ve dostlarına.
İmanın doruğudur, kandır damarlarda...



"Lisanımı sükut eyle...Sukutun lısanına erenlerden eyle.."




Copyright ©2011 KARDELEN™



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder