20 Şubat 2011 Pazar

Çocuk olmak istiyorum...

Çocuk olmak istiyorum...

İSTİFA...

Bu belge ile resmi olarak yetişkinlikten istifa ettiğimi bildiririm.
Tekrar 8 yaşın tüm sorumluluklarını kabul etmeye hazırım.
Yağmur sonrası çamurlu sularda tahta parçası yüzdürmek,
Kayalarda yürümek istiyorum.
Çikolatanın paradan daha iyi olduğunu,
Çünkü daha tatlı ve yenilebilir olduğunu düşünmek istiyorum.
Sıcak bir yaz gününde bir meşe ağacının gölgesinde oturup,
Arkadaşlarımla limonata satmak istiyorum.
Hayatın daha basit olduğu zamana dönmek istiyorum.
Bütün bildiğin, renkler, çarpım tablosu ve ninniler,
Ama bu kadar az bilmek seni rahatsız etmiyor,
Çünkü ne bilmediğini bilmiyorsun
Ve umurunda da değil.
Bildiğin tek şey mutlu olmak,
Çünkü seni üzecek veya kızdıracak şeylerden tamamen bihabersin.
Dünyanın adil olduğunu,
Herkesin iyi ve dürüst olduğunu düşünmek istiyorum.
Herşeyin mümkün olduğuna inanmak istiyorum.
Yaşamın karmaşıklığını unutup,
Yeniden küçük şeylerden fazlasıyla heyecanlanmak,
Zevk almak istiyorum.
Tekrar basit yaşamak istiyorum.
Günümün,
Bilgisayar arızaları,
Kağıt yığınları,
Üzücü haberler,
Bankada para olmadan ay sonunu getirme kaygıları,
Doktor faturaları,
dedikodu,
Hastalık ve sevdiklerin kaybedilmesinden ibaret olmasını istemiyorum.
Aşkın varlığını (daha doğrusu yalan olduğunu) bilmek dahi istemiyorum.
Gülümseme,
Kucaklaşma,
Tatlı bir söz,
Doğruluk,
Adalet,
Barış,
Rüyalar,
Hayaller
Ve kardan adam yapmanın gücüne inanmak istiyorum.
İşte,
Çek defterim ve arabamın anahtarları,
Kredi kartlarımın ekstreleri,
Gelir belgelerim.
Resmi olarak yetişkinlikten istifa ediyorum.
Eğer bu konuda benimle daha fazla konuşmak istiyorsanız,
Önce beni yakalaman lazım,
Çünküüüü;
Ebeee, elim sendeeeee!
(alıntı)




Şimdi sus gönlüm.
Sus ve teslim ol. Fani umutlarla tükenmekten vazgeç.
Dünya buna değmeyecek kadar kısa.
Sabır zamanı kısa. Bir şimşek ışığının parıltısı kadar kısa.
Unutma ey gönül, burası dünya…

Sefası da fani, cefası da…
Fakat ebediyyet var, ebedi vatan.
Bir ateş mahzeni var ki, orada sabah olmayacak, horozlar da ötmeyecek.
Orada sabretmek imkansız."
İşte bu yüzden, durgun denizlerin ve yüce dağların sükutu heybetli olur.
Tıpkı gönlü derya gibi hak dostları, genelde sükutu tercih ederler,
çünkü herkesin nede çok bilmişlik edasıyla,
kuru kalabalık lakırdı sarfettiği bu zamanda ve galiba sözün bittiği yerde sükut başlar da ondan.
Gecenin bir vaktinde yada seher vakitlerinde kainatın sükunatını dinlersiniz.

Sükut edip kainatın musikisini dinlemek ve bu eşsiz sanatı ve sanatçıyı tefekkür etmek...
Allah (cc)'ın bize bahşettiği dil nimeti ve ardından dudak nimeti,
gerektiğinde sükuta ihtiyacımız olduğu için...
Evet şimdilerde, aslında bu suskunluk, yüreğimizin feryatlarda gizlendiği
yada figanlarda konuştuğu suskunluk olsa gerek
ve konuşulması gerektiği yerde susmamanın suskunluğu...
Zekeriya MARAL


Mahcubum Ya RAB!..
EFENDİMİZ (s.a.v.)in şefaatinden cümlemizi mahrum bırakmasın inşaAllah...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder